Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi, Eğirdir Gölü’nün güncel durumu hakkında bir basın bildirisi yayınladı. Bu bildiride, son dönemde gölde yaşanan olumsuz gelişmelerin ele alındığı ve bu durumun toplum tarafından yakından takip edildiği belirtildi.
Basın bildirisinde, Eğirdir Gölü’nün 1950’li yıllardan beri limnolojik çalışmalar için önemli bir doğal laboratuvar olarak kullanıldığı, ancak son yıllarda gölün su seviyesinde önemli düşüşler yaşandığı vurgulandı. Bu düşüşlerin, gölün ekosistemi üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabileceği ifade edildi.
Bildiride; gölün 30.07.2024 tarihi itibari ile su kotu 914,40 ve ortalama derinliğinin 4 m’ye düştüğü, ölçülen değerin DSİ’nin su alma düzeyi olan 914,62’nin de altında olmasına rağmen, DSİ’nin hala açık kanallarda ve denetimsiz olarak göl suyunu bahçelere vermeye devam ettiği açıklandı.
Eğirdir Gölü’nün Son Durumu Hakkında İse Şu Bilgiler Verildi:
- Gölün su bütçesi, göl ekosistemi aleyhine bozulmuştur. Günümüzdeki iklimsel değişimlere bağlı olarak yeraltı ve yüzey suyunu besleyen yağmur ve kar yağışındaki görece azalma, gölün su bütçesinin iyileşmesine yönelik iyimser bir projeksiyon göstermemektedir. Yağış miktarında azalmaya rağmen gölü besleyen kaynakların kullanımında kısıtlamaya yönelik her hangi bir önlemin alınmayışı günümüzdeki sorunların oluşmasına neden olmuştur.
- Gölün 30.07.2024 tarihi itibari ile kotu 914,40 ve ortalama derinliği 4 m’ye düşmüştür. Ölçülen değerler DSİ su alma düzeyi olan 914,62’nin de altındadır (Şekil 1). Ancak DSİ hala açık kanallarda ve denetimsiz olarak göl suyunu bahçelere vermeye devam etmektedir.
- Sığlaşma nedeniyle AKM ve bulanıklık değerinde artma görülmektedir. Bu durum organik madde birikimi ve zararlı siyanobakteri patlamasına, dolayısıyla içme suyu olma niteliğinin azalmasına, genel su kalitesinde kötüleşme ve trofik düzeyde artışa (ileri ötrofikasyon) neden olabilecektir.
- Su hacminin azalmasıyla birlikte göldeki kirletici (ağır metal, pestisit, tuzluluk gibi) ve nütriyent (azot, fosfor vb.) konsantrasyonlarında artış beklenebilir
- Göl suyunun ortalama sıcaklığındaki artış nedeniyle, sudak gibi soğuksu balıkları ve kerevit stoklarında düşüş hızlanabilecektir. Derinlik azalması sonucu yaşam alanı daralan pelajik bölge balıklarının stoklarında düşüş görülebilecektir.
- Son günlerde göl çevresinde yoğunlaştığı gözlenen su bitkisi gelişimi, gölün su seviyesindeki azalmaya bağlı olarak gelişen ve beklenen bir sürecin sonucudur. Söz konusu durumun bu yönde gelişebileceği yukarıda söz geçen rapor ve proje sonuç raporunda öngörülmüştür.
- Son günlerde gölün bazı kıyısal bölgelerindeki su bitkilerinin özel geliştirilen makineler ile hasat edilmesi, anlık bir çözüm yöntemi gibi görülebilir. Fakat sığlaşan bir gölün bitkilenmesi kaçınılmazdır. Ancak bilimsel alt yapıdan yoksun olan bu uygulamanın göl ekosistemine kısa süre içerinde daha fazla olumsuz etki yaratabileceği de dikkate alınmalıdır. Bu değişimler gölün estetik değeri ve rekreasyonel özelliğini kaybetmesine neden olabilecektir.
- Gölün asıl sorunu su bütçesinin aşırı açık vermesidir. Bunun sebepleri, başta gölü besleyen akarsuların göle ulaşamaması, yoğun yeraltı suyu kullanımı ve azalan yöndeki yağış rejimine bağlı olarak gölü besleyen kaynakların kurumasıdır.
- Gölün limnolojisindeki bozulma, sıklıkla küresel iklim krizi ve olumsuz yönde değişen yağış rejimine bağlanmaktadır. Bununla birlikte, bilimsel verilere göre, bozulma üzerindeki en büyük etken su kaybına bağlı sığlaşmadır.
Bu değerlendirmeler ışığında, gün geçtikçe artan su temini ihtiyacı ve küresel iklim değişiminin bir yansıması olarak yağış-buharlaşma dengesindeki negatif kayıplar göz önüne alındığında; resmi olarak minimum işletme kotu olan 914,62 m seviyesinin göl ekosisteminin sürekliliğini koruma bakımından çok düşük olacağı; Eğirdir Gölü ekosistemin devamlılığını sağlamak açısından “diğer önlemler ile beraber” minimum işletme kotunun 916 m’den aşağıya düşürülmemesi önerilmektedir.